2 Nisan 2010 Cuma

Sürücü'de Olması Gereken Nitelikler

Araçta Sürücüye Göre Ayarlanması Gerekenler
Kollarımızın Direksiyon Tutuş Pozisyonu Nasıl Olmalıdır?
Güvenli Bir Sürüş İçin Yapılması Gereken Diğer Hususlar
Frenleri Nasıl ve Ne Zaman Kontrol Etmeliyiz?
Aracımızı Karayolunun Neresinde Sürmeliyiz?
Gece Sürüşü ve Hız
Gece Sürüşü ve Göz Kamaşması
Gece Karşılaşma ve Sollamalarda Farlarımızı Nasıl Kullanmalıyız?
İyi Bir Sürücüde Bulunması Gereken Nitelikler
Bu kısımda; güvenli bir sürüş için sürücüde bulunması gereken niteliklerden söz edilecektir.
Eğer trafik kurallarının mantığı anlaşılır ve yeterince alıştırma yapılırsa herkes iyi bir sürücü olabilir.
Her insan davranışlarında olduğu gibi iyi bir sürücüde de üç özellik bulunmaktadır. Bunlar;
• Bilgi,

• Beceri,

• Tavır (Mesleki tutum ve iş alışkanlığı)
Bir çoğumuz satın aldığımız aracın donanımı ve sürüş özelliklerine ilişkin “EL KİTABI” nı okumayız. Yine bir çoğumuz, Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliğini okumayız. Oysa, TV izlerken ya da boş zamanlarımızda mesleğimizle ilgili kitapları okumaya zaman ayırırsak, eminiz ki karayollarımız çok daha güvenli olabilecek.
İyi bir sürücünün öncelikle, trafiği oluşturan insan ve araçların karayolları üzerindeki hareketini düzenleyen, Karayolları Trafik Kanunu’nu iyi öğrenmesi gerekmektedir. Trafik kuralları olmasaydı, şehirlerarası karayollarında ya da cadde ve sokaklarımızda neler olurdu?
Peki kurallara uymadığımızda karşımıza bu denli sorunlar çıktığına göre bu sorunların önüne geçecek trafik kural bilincine kaçımız sahip? Onların gerekli olduğuna kaçımız inanıyoruz?
İşte bu yüzden “Trafik Kural Bilgisi” trafik güvenliğinin birinci basamağıdır. Bu da, çok çalışmak ve öğrenmek isteği ile başlar.
İnsan davranışlarındaki ikinci özellik ise beceridir. Beceriyi, olarak tanımlayabiliriz. Trafik ortamında beceri, aracı iyi ve güvenli bir şekilde kullanmaktır. Bir sürücünün becerisi, aracını kullandığı karayolu kesimindeki sürücü sayısıyla doğru orantılıdır. Örneğin, büyük kentlerdeki sürücüler, küçük kentteki sürücülere kıyasla daha çok riskle karşılaştıklarından, daha fazla beceriye sahiptirler.
Sürücüler tecrübe kazandıkça daha iyi araç kullanmaya başlarlar. Nitekim; istatistiklerimiz, tecrübeli sürücülerin daha az kaza yaptıklarını doğrulamaktadır. Elbette, bunun bir çok nedeni vardır. Bilgi ve beceriyi bütünleştiren tecrübeli sürücü uzun yılların verdiği bir alışkanlıkla bir tavır geliştirmiştir. Başka bir deyişle mesleki bir tutuma ve iş alışkanlığına sahip olmuştur. Elbette ki bu alışkanlık, trafik kurallarının gerektirdiği bir davranıştır. Bu bir meslek disiplinidir. Şimdi, bu konu üzerinde tartışalım.
İşte, en büyük problemimiz budur. Güvenli ya da güvensiz sürücülük; kurallara uymak ya da uymamak; aracınızdan çevreyi kirletecek maddeler atmak ya da atmama; yüksek sesli müzik çalmak ya da çalmamak gibi olumlu ve olumsuz tüm davranışlar bu gruba girer. Araç kullanmanın önemi ve tehlikeleri hepsi, bu özellik içerisinedir.
Araçta Sürücüye Göre Ayarlanması Gerekenler
Bu konu, koltukta oturma pozisyonu, ayakların duruş biçimi, aynaların durumu, kapılar ve emniyet kemeri ayarlamasının önemiyle ilgilidir.
Bir arabayı ilk defa kullandığınızda yabancılık hisseder misiniz? Neden?
Koltukta oturma pozisyonu; hem direksiyon hakimiyetinin sağlanması, hem de kaza sırasında vücudumuzun alabileceği öldürücü darbelerin en aza indirilmesini sağlamak açısından önemlidir.
O halde koltukta oturma pozisyonu nasıl olmalıdır?
• Koltuğun arkalığı dik konumda tutulmalıdır. Baş desteği başınızın üçte ikisini tutacak şekilde yükseltilmelidir.
• Sürücü koltuğunda otururken, pedallarla koltuk arasında yeterli bacak mesafesini bırakılmalıdır.
• Sol kolunuz direksiyonu 12 noktasından tam kavramalıdır.
Doğru oturuş şekli, viraj alırken hakimiyetinizi sağlar. Vücut çeşitli nedenlerle ağırlık dağılımına uyum sağlayabilecek ve direksiyonu istem dışı hareket ettirmeyecektir.
Ayakların duruş biçimi; Genellikle sağ bacak dizden hafif bükülmeli, sol ayak ise debriyaj pedalının ön ucunda ve yerde olmalıdır. Böylece sürücü viraj alırken yerden destek alabilir ve sürücü koltuğunda daha destekli oturur.
Aynalarda, bir taşıttaki diğer önemli güvenlik gereçlerindendir. Ancak, aynalar her sürücünün boyuna göre ayarlanmasıyla amacına uygun kullanılabilecektir.
Peki bir aynanın sürücüye göre ayarlanması nasıl olmalıdır? Aynalar, arkadan yaklaşan trafiği iyi ve net bir şekilde gösterecek biçimde ayarlanmalıdır.
Bir taşıtın aynasındaki ideal görüntü alanı, aynanın yaklaşık üçte ikisi kadar yüksekte ufuk çizgisinin görülmesidir. Taşıtın yalnız arka kısımları ayna içerisinde olmalı, geniş alanda arkadan veya yandan gelen trafik görülebilmelidir.
Yağmurlu havalarda, su damlası nedeniyle oluşan görme zafiyeti, çeşitli kaydırıcı kimyasallar sürülerek önlenmelidir. Böylece kötü hava koşullarında, geceleri ve yağmurda ortaya çıkan görebilme sorunları aşılabilecektir.
Unutmayınız! Aynalar yalnız size yansıtabildiklerini gösterir. Ancak sizin, güvenli bir sürüş için daha fazlasına ihtiyacınız var. Zaman zaman başınızı kör noktaları görmek için hafifçe çevirin ve bakın.
Kapılar ise sürekli olarak çok iyi kapatılmalıdır. Çocuklar için imal edilmiş olan kilitlerin kullanılmasında yarar vardır. Şehirlerarası seyahatlerinizde kapılarınızı kilitli tutmalısınız. Böylece istenmeyen kaza durumlarında, açılan kapılardan dışarı fırlayarak meydana gelen ve iç kanama ya da şiddetli darbeler sonucu ölümleri, bir parça önlemek mümkün olabilecektir.
Emniyet kemeri; bir kaza anında sizi araçta tutacak, vücudunuzun ileri sağa-sola veya yukarı vurmasını önleyecek en önemli teçhizattır. Ancak, emniyet kemerinin bu görevi yapabilmesi için vücudunuzun da doğru yerde olması gerekmektedir.
Emniyet kemerini taşıtınızın orta direklerinde bulunan ayarlı tutuculardan, boyunuza göre ayarlamalısınız. Emniyet kemeri kesinlikle boyun bölgenizin üzerinde olmamalıdır. Bu tip bir kullanım, kaza sırasında boğulmanıza neden olabilir.
Bir kazaya uğramış araçtaki tüm emniyet kemerleri, ilgili servis tarafından kontrol edilmeden kullanılmamalıdır.
Emniyet kemerleri, 10 yaşından küçük çocukları hiçbir şekilde tutamaz. Bir kaza anında onlar, kemerin arasından sıyrılarak, araç içerisindeki çeşitli bölümlere çarpar, camlardan veya kilitten kurtularak açılan kapılardan dışarıya fırlar ve ağır darbeler alırlar. Darbe sırasındaki enerji, onların bir fil ağırlığıyla çarpmasına neden olur.
Son yıllarda üretilen taşıtlarda emniyet kemerleri esnek bir yapıya kavuşturulmuştur. Sürücü hareket ettikçe, kemer makaradan yavaşça boşalmaktadır. Bu kolaylık, kemerin ani fren veya çarpışma halinde sizi tam olarak tutmamasına neden olabilmektedir. Sürücü ve yolcular kemerlerini taktıktan sonra çok hareketli olmamalıdır.
Doğru bir kemer kullanımı için; kemerde kıvrılmalar olmamalı, kucak, karın ve boyun bölgesinde tam ve doğru oturma sağlanmalıdır
Kollarımızın Direksiyon Tutuş Pozisyonu Nasıl Olmalıdır?
Dikkat ettiniz mi? Bir çok sürücünün direksiyonu tutuş biçimi farklıdır. Acaba hangisi doğru?
İnsan hayatına değer veren ve millî serveti koruyan iyi bir sürücü, öncelikle aracının teknik kapasitesini bilmek zorundadır. Hızlanma, yavaşlama, frenleme, manevra, yol tutuş, denge, vb. teknik kabiliyetler, araçtan araca değişmektedir.
Kimi araçlar hidrolik direksiyona sahiptir. Bunlarla manevra yapmak kolaydır. Ancak, tehlike anında, kaygan zeminlerde yolda tutmak, diğerine göre zordur.
Şimdi, aracınızı yönlendirdiniz direksiyonumuz yaptığınız direksiyonun tutulması biçimini açıklamaya çalışacağım.
Ellerinizi yumuşak, ama sıkıca ve baş parmaklarınız üstte kalacak şekilde, sol el saat 10.00, sağ el ise 02.00 pozisyonunda direksiyon üzerine yerleştirin. Ellerinizi 2’ye 10 var pozisyonunda tutarsanız riskli ve acil durumlarda kaçış için, kolaylık sağlamış olursunuz. Koltuğunuzla direksiyon arasında öyle bir mesafe olmalı ki, dirsekler ne açık, ne de çok kapalı, hafif bükülü durumda kalması sağlanmalıdır.
Ellerinizin direksiyon üzerinde çok sıkı olmamasını daha önce açıklamıştık. Ancak, istem dışı yoldan çıkmayı önlemek için, viraj alırken veya frenleme halinde de direksiyon yeterince kavranabilmelidir. Eğer, direksiyonu sürekli olarak sıkıca kavrarsanız, hızınız ne olursa olsun ani doğrultu değiştirmelere neden olabilir. Bu kötü bir alışkanlıktır.
Doğrultu değiştirmek için direksiyonu nasıl yönlendirmeliyiz? Şimdi, sizlere direksiyon çevirme ile ilgili bazı detaylar anlatmak istiyorum.
Aracınızı bulunduğunuz şeritten başka bir şeride geçirmek ya da dönüş yapmak istiyorsanız, hangi yöne manevra yapacaksanız, o elinizi direksiyonun saat 12.00 noktasına koyarak çekmelisiniz.
Örneğin, sola dönecekseniz sağ eliniz saat 02.00 konumunda sabit iken, sol eliniz saat 12.00 noktasına getirilerek aşağıya doğru yeterince döndürülmelidir. Bu arada, sağ el biraz daha aşağı alınarak, sol elin çekişine iterek desteklemelidir. Direksiyon hareketleri sırasında eller sürekli yola paralel, yani yatay pozisyonda olmalıdır. Direksiyonu asla sert hareket ettirmeyin. Bu alışkanlık son derece tehlikeli ve risklidir. Sağa dönüşte ise aynı hareketi sağ el ile yapmalıyız. Aracı yeterince yönlendirdikten sonra pozisyon tekrar düzeltilmelidir. Doğrultuyu düzeltmek için hareketlerin tersinin yapılması yeterlidir.
Manevra sırasında elleriniz direksiyonda iken saat 12.00 veya 06.00 pozisyonunu asla geçmemelidir. Aksi takdirde 2 adım manevrayı yapamaz, yol dışına çıkar, kaza yaparsınız!
Güvenli Bir Sürüş İçin Yapılması Gereken Diğer Hususlar
Bu kısımda, daha önce tartıştıklarımıza ilave olarak güvenli bir sürücülük için sürücüde bulunması gerekli bilgi, beceri ve tutum ya da tavırların neler olduğundan söz edeceğiz.
Sizlere sorulduğu zaman, daima güvenli bir sürüş için kurallara uyduğunuzu söylersiniz. Öyle mi? Bakalım, ne derecede kurallara uyuyorsunuz.
Peki bu koordinasyon ve uyumu nasıl sağlayacağız.
Trafikte, mükemmel bir kural bilgisine sahip olmalıyız. Burada bilinen, ancak uygulanmayan bir bilgiden söz etmemekteyiz. Trafik kural bilgisine her sürücü sahip olacak ve bunu uygulayacaktır.
Kara yollarımızdaki trafik güvenliğinin ilk ve önemli kuralı budur.
Bildiğiniz trafik kurallarını, doğru zaman ve yerde uygulayabilmek için trafiğe konsantre olmalısınız. Gereksinim duyduğunuzda kuralı uygulayamamış iseniz, bunun size bir yararı olduğu söylenemez.
Trafiğe konsantre olun. Nereden hangi tehlikenin geleceğini sürekli düşünün. Tehlikeye düşüp kurtulma yolları aramaktansa girmeden önlem almak veya riskli davranışı yapmamak her zaman tercihimiz olmalıdır.
Araç kullanmak, hatta yolda yürümek bile çok önemli ve hayati kararlar almanızı gerektirir. Ancak bu kararları almadan önce yola veya yürüyüşe konsantre olmuş iseniz, doğru zaman ve yerde, doğru kararı alarak uygulayabilirsiniz.
Evet, trafikte bir harekete başlamadan önce, iyi düşünmeli ve doğru karar vermeliyiz. Bir kavşağa yaklaşıyorsunuz veya bir geçiş yapacaksınız, karşılaşabileceğiniz riskleri düşünün, bunlardan nasıl kurtulabileceğinizin planını yapın ve doğru kararınızı uygulayın.
Trafik, tereddüdü affetmez. Düşünün, hızınız 90 km/h ise, saniyede yaklaşık 25 metre yol alırsınız. Tereddüt ederseniz kaç metre yol alacağınızı ve yaşayacağınız riskleri, siz düşünün.
Seyahate başlamadan önce, mutlaka bir “Sürüş Planı” yapın. Seyahatiniz nerede başlayacak, nereye ve hangi yolları kullanarak gideceksiniz, nerelerden dönüş yapacaksınız, dönüş için hangi kavşaklarda sağa yanaşacaksınız, tüm bu planlarınızı yapınız.
Sürüş planlarınızı, araç kullanırken yapmamaya özen gösterin. Aksi taktirde, yola konsantrasyonunuz bozulur, yol ve çevresindeki araç ve insan hareketliliğini göremezsiniz. Riskleri zamanında algılayamazsınız.
Sürüş planı, yol koşullarını önceden tahmin etmek, kendimizin ve diğer sürücülerin güvenliğini tehlikeye düşürmemek için, önceden belirlenmiş hareketleri kurallara uygun biçimde ve zincirleme yapmayı kapsamaktadır.
Takip mesafesine dikkat edin. Normal hava ve yol koşullarında, bu mesafenin hızınızın yarısı kadar metre olduğunu asla unutmayın. Ancak sis, yağmur, gece vb. olumsuz hava koşulları ile iniş eğimli, mıcır kaplı, stabilize, ıslak, karlı, buzlu vb. yollarda önünüzdeki aracı daha uzaktan takip edin.
Baştan beri altını çizerek açıklamaya çalıştığım gibi, düşünerek ve seyahat planınıza göre aracınızı sürün. Takip etmekte olduğunuz aracı geçmek istediğinizde, manevranızın kurallara uygun olup-olmadığını, kurala uygun olmakla birlikte aracınızın performansının geçme yapıp-yapmamaya yeterli olup-olmadığını, görüşün sollama için yeterli mesafe kadar yeterli olduğunu görün.
Birbirlerine yakın hızlarda gitmekte olan araçtan, arkadakinin geçişi için, uzun bir mesafeye ve biraz daha hıza gereksinimi bulunduğunu unutmayın.
Aracınızın yol tipine göre tanınan yasal hızların azami hadler olduğunu akıldan çıkarmamalısınız. Hızınızı; yüke, hava, yol ve trafik durumu ile aracınızın performansı ve lastiklerinizin durumuna göre ayarlamanız gerektiğini asla unutmayın.
Azami hız limitlerine, biraz önce açıkladığım koşulların izin vermesi halinde çıkın. Kötü hava ve yol koşulları ile yoğun bir yaya ve araç trafiğinin bulunduğu ortamlarda hızınızı mutlaka düşürün. Aksi taktirde, durmak için gereksinim duyacağınız mesafe çok daha uzun olacaktır. Örneğin; kuru, asfalt ve düz bir karayolunda standart yük ve araçla, 90 km/h hızda 73 m. mesafede durabilirken, yine standart yüklü bir araçla aynı yolda ve aynı hızda, bu defa ıslak bir zeminde ancak 110 m.de durabileceksiniz. Aracınızın frenlerinin ABS sistemine sahip olması, durmak için gereksinim duyacağınız 110 metrelik mesafeyi asla kısaltmayacaktır.
Aracınızın motor sesi başta olmak üzere, dönen tüm parçalarını dinleyin. Motoru dinlemek size aracınızın performansı ile ilgili ipuçları verecektir. Bir geçiş sırasında aracınızın zorlanıp zorlanmadığını, benzer durumlarda aracınıza güvenip-güvenmemenizi bu sesler, size anlatacaktır.
Motora, kapasitesi üzerinde yüklenmeniz, tehlikeli durumdan kurtulmak için gaz pedalına aşırı basmanız, motordan alışageldiğiniz sesten çok yüksek bir gürültünün duyulmasına neden olacaktır. Bu ses size aracınızı benzer tehlikelerde sizi kurtarmaya yetecek güçte olmadığını kanıtlamaktadır.
Araç kullanırken niyetinizi diğer sürücü ve yayalara ifade ederseniz veya etmezseniz ne olur ? Hiç düşündünüz mü?
Eminim hepiniz aynı şeyi düşünüyorsunuz. Niyetimizi diğer yol kullanıcılara ifade edemezsek, %100 haksız olacağımız bir kazaya neden olabiliriz. Eğer hızımız da fazla ise, ya ölürüz ya da çok şiddetli darbe nedeniyle acılar yaşarız, sakat kalırız. Trafikteki diğer ortaklarımıza da benzer acılar yaşatırız. Buna hakkımız olmadığını hepimiz biliyoruz.
Böylesine büyük bir riskten kurtulmak için, sadece bir parmak hareketi yapmalıyız. Yani sinyallere dokunmalıyız.
Toplumsal yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi, trafikte de saygılı ve hoş görülü olun. Bu, size hiçbir şey kaybettirmeyeceği gibi çok şey kazandıracaktır.
Kavşağın diğer kolundaki bir sürücü, yasa gereği ilk geçiş hakkını size vermedi. Ancak, sizde yol hakkı kendinizde olduğu için ısrarla kavşağa girdiniz ve bir noktada duramayarak çarpıştınız. Evet, bu durumda haklısınız. Ancak, aracı hasara uğramış, vücudu yaralanmış belki de ölü bir haklı adam.
Araç kullanırken haksız olup olmamaktan daha önemli olan bir kazanın oluşumunu önleyebilmiş olup-olmamaktır. Haklı ama zarar görmüş olmaktansa, haksız ama hasarsız olmayı hepimiz tercih etmeliyiz. Bu bakımdan, trafikte sürekli ısrarcı bir davranışa sahip olmak, çok büyük tehlikelerin etrafınızda dolaşmasına neden olabilir.
Frenleri Nasıl ve Ne Zaman Kontrol Etmeliyiz?
Güvenli sürüş tekniklerinden bir de frenlerin nasıl kontrol edilmesi gerektiği üzerinedir.
Sizce, iyi bir sürücü frenlere ne kadar güvenmelidir? Frenlere basmanın kurallarını, acaba ehliyeti olan herkes biliyor mu?
Hareket halindeki bir taşıtı durduracak tek düzenek fren sistemidir. Bu nedenle, frenin yapısı ve kontrol edilmesi son derece önemlidir.
Frenlerin kontrolüne ilk olarak fren hidrolik yağının seviyesinin belirlenmesi ile başlanmalıdır. Fren yağı, benzin gibi kullandıkça tüketilen bir şey değildir. Hidrolik hücresindeki azalma, bir arızanın habercisi olarak kabul edilmelidir.
Fren pedalına bastığınızda, pedal önce bir yerde durup, daha sonra ayağınızın altında erime hissediyorsanız, ciddi bir sorunla karşı karşıyasınız demektir.
Fren pedalına, döşemeye doğru yarıdan fazla basabiliyorsanız fren ayarınızı kontrol ettirmelisiniz.
Fren pedalına basınca bir yaylanma hissediyorsanız, sistemde hava var demektir. Hemen servise gitmelisiniz.
Frene bastığınızda, fren ışıklarının yandığından emin olmalısınız. Bunun için bir duvar ya da vitrinden yararlanabilirsiniz. El freni mekanik bir sistemdir. Kullanıldığında aracı yokuş aşağı bir yolda tutabilmeli ya da aracı hareket etmesini engelleyebilmelidir. Bir başka önemli konuda, frenlerin tekerler üzerindeki etkisi eşit olmalıdır. Aksi takdirde sert frenleme halinde kaymaya neden olacaktır.
Frenler düşük bir hızla (ki bu 30 km/s’yi geçmemeli) denemekte yarar vardır. Fren denemesinin üç önemli amacı vardır. Bunlar;
• Frenlerin tuttuğunu kontrol etmek,

• Fren mesafesini kontrol etmek,

• Frenlerin yana çekmediğini kontrol etmektir.
Fren denemesi yaparken yakın arkanızda ve önünüzde araç bulunmamalıdır. Unutmayın! Islak bir zeminden geçtikten ya da aracınızı yıkadıktan sonra frenlerinizi hafifçe pompalayarak disk üzerine biriken suyu atmalısınız.
Aracımızı Karayolunun Neresinde Sürmeliyiz?
Şimdiki konumuz, taşıtların yolun neresinde sürüleceğini bilmekle ilgilidir. Ayrıca, bu konuda karşılaşılabilecek risklerin neler olduğu üzerinde durulacaktır.
Bu konu çok basit gibi görünüyor ama kazaların çok önemli bir kısmını taşıtların yolun neresinden gitmesi gerektiğini bilmeyenler tarafından yapıldığını biliyor muydunuz?
Taşıtınızı yolun neresinden süreceğinizi bilmeniz, sizi bir çok beklenmeyen tehlikeden koruyacaktır. Ülkemizde trafik sağdan akmaktadır. Ancak aracınızı yalnız sağ şeritte sürmek de bazı özel durumlarda olası risklerin bertaraf edilmesini maalesef sağlayamamaktadır.
Tepe üstleri, ilerisi görünmeyen virajlar açıkladığım durumlara örnek olabilecek yerlerdir. Bu tip kesimlerde olabildiğince sağa yanaşmak, hatalı sollama yaparak ve aşırı hızla viraja girerken savrulduğu için şerit ihlali yapanlardan sizi koruyabilecektir.
Gece veya güneşin kapalı olduğu sis, yağmur, bulut vb. durumlarda araç kullanırken orta şerit çizgisine değil, sağınızdaki çizgiye yakın sürmelisiniz. Kenar taşları üzerindeki reflektiflerin hızlı geçtiğini hissettiğiniz an, hızınızı hemen azaltmalısınız.
Şerit çizgisini ortalayarak veya üzerinde aracınızı sürmeyin. Bu alışkanlık çift yönlü trafikte karşılıklı çarpışmalara neden olmaktadır. Çizgilerin üzerinden gitmek ise onların zamanından önce silinmesine, görevlerini yapamamalarında etkili olmaktadır.
Dönüş yapacağınız kavşağa şehir içinde 30, dışında ise 150 m. mesafede o yöndeki şeride giriniz. Böylece kavşak alanında hatalı manevra yapmaz ve niyetinizi diğer sürücü ve yayalara duyurmuş olursunuz.
Döndüğünüz yolun, mümkün olduğunca sağına yakın girin ve daha sonra kontrollü şekilde sürüş için en uygun şeride girin.
Şerit öncesi yön seçim levhalarına dikkat edin, seyahat planınıza en uygun şeride girin.
Gevşek Malzemeli Yol Yüzeyine Sahip Karayolunda Aracımızı Nasıl Kullanmalıyız?
“Yol yüzeyinin durumu, sürüşümüzü nasıl etkileyecektir?” Şimdi bu sorunun yanıtını arayacağız.
Gevşek malzeme, araç kullanırken bize hangi riskleri getirir? Bu riskleri göze alırsanız başınıza neler gelebilir, bakalım.
Yolda lastik izinde oturma durumu varsa aracınızı buradan sürmelisiniz. Özellikle, tam oturmamış mıcır kaplı yollarda lastik izinden gitmemeniz büyük tehlikeler yaratabilir. Oturma izi dışındaki yüzeyde mıcır gevşek olacağından, tekerleklerin dönmesi engellenecek ve patinaj nedeniyle kayma ve yol dışına çıkma olabilecektir.
Ancak, buralarda yağmurlu havada su birikmektedir. Yolun yüzeyi ile lastik arasına giren su, yastıklama görevi yapacaktır. Bu durumda lastikler, altına alacağı suyun fazla olması nedeniyle yol yüzeyine ulaşamayacak ve yol tutuşu olamayacaktır.
Unutmayalım! Tekerlekler, sıkıştırılmış yüzeylerde yolu daha iyi kavramaktadır. Bu nedenle gevşek malzeme işaretini görünce, lastik oturma izi doğrultusunda aracımızı kullanmalıyız.
Ülkemizde karayolu kenarında bulunan banketlerin bir çoğu, mıcır kaplamadır. Herhangi bir zorunluluk nedeniyle sürme şeridinizden ayrılarak, gevşek malzemeli bankete inmeniz gerekebilir.
Bankete inmeden önce frenlerinize hafifçe iki kez basın ve 4’lü acil uyarı ışıklarınızı yakarak, niyetinizi arkadan gelenlere duyurun. Sürme şeridini üzerinde yavaşlayın, hızınızı 30 km/h’e düşmesine yakın mıcır kaplı bankete inin ve çok yavaş frenleyin. Motor freni yapmayın.
Gevşek zeminli yüzeye sahip karayolundaki tehlikelerden habersiz bir çok sürücü, trafikte araç kullanmaktadır. Siz gevşek zeminli çift yönlü bir yolda, sollamanın kolaylıkla yapılamaması nedeniyle, arkadan gelen trafiği kısmen kontrol altında tutabilirsiniz.
Ancak, karşıdan hızla gelen sürücülerle, virajda karşılaşmak son derece tehlikelidir. Yolu tam kavrayamayan lastikler, kayarak aracı sizin şeridinize istem dışı yönlendirebilir. Bu durumlarla karşılaşmamak için virajlarda hızınızı azaltıp, karşıdan gelen sürücüyü selektör yaparak ikaz edin. Mümkün olduğunca yavaşlayın. Aynısını tepe üstlerine yaklaşırken de kullanın.
Önünüzdeki aracın tekerleklerinden fırlayan taşların menzili içerisine asla girmeyin. Karşıdan gelen sürücüyü de yavaşlaması yolunda selektör yaparak ikaz edin. Herhangi bir tehlikeye karşı yanınızdakini, ön cama dışarı doğru parmaklarıyla baskı yapmasını ikaz ediniz.
Gevşek malzemeli yollarda durmak için daha uzun mesafeye gereksiniminiz olduğunu unutmayın. Bu nedenle takip mesafenizi artırın. Önünüzdeki aracın geçeceği belli yere “1001, 1002, 1003, 1004” şeklinde saydığınızda ulaşıyorsanız, mesafeniz yeterli demektir.
Yol Yüzeyindeki Çukur ve Kasislerde Ne Yapmalıyım?
Yoldaki çukur ve kasisler, sürüş güvenliğini nasıl tehlikeye sokmaktadır? Bu tehlikeleri önlemek için neler yapılmalıdır. İşte şimdi işleyeceğimiz konu bu.
Yollarda çukur ve kasislerin çok fazla olması kendi başına bir risk faktörüdür. Bu gibi yol problemlerinde neler yapılması gerektiğini bilirseniz gereksiz masraflardan ve tehlikelerden kurtulmuş olursunuz.
Karayolu yüzeyinde bir çukur görülünce yavaşlanmalıdır. Ancak çukur üzerinde iken asla fren yapmayın. Bu, tekerleğin dönerek daha az hasarla geçebilme olasılığı en aza indirir. Frenleme nedeniyle dönemeyen tekerlek, çukur üst kenarına hızla çarparak patlayabilir.
İzin verilen azami hızla araç kullanırken bir çukurdan kaçmak için asla sert manevra yapmayın. Bu, tekerleğin kavramasını azaltacak ve aracı kayma pozisyonuna sokarak, bir çarpışmaya ya da takla atmaya neden olacaktır.
Yola ve trafiğe konsantre olarak araç kullanırsanız, sözünü ettiğim riskleri önceden görebilirsiniz. 90 km/h hızla saniyede 25 metre yol alırsınız. Yani, 25 metre uzunluğundaki bir yolu sadece 1 saniyede gözle taramanız gerekli. O bakımdan, bir yandan yola konsantre olurken, öte yandan aşırı hızla araç kullanmaktan sakının.
Aracın Çekiş Gücünün Yeri Niçin Önemlidir?
Aracın çekiş gücü ve motorunun yeri hangi durumlarda nasıl etkili olmaktadır?
Motoru önde olan bir aracı mı yoksa arkada olan bir aracı mı idare etmek daha kolaydır? Hiç düşündünüz mü? Bir aracın çekiş gücünün önde ya da arkada olmasının ne önemi olabilir?
Bir aracın motorunun, önden mi, arkadan mı, yoksa dört teker çekişli mi olduğunu bilmek, sürücünün nasıl bir beceri uygulayacağına karar vermesi açısından önemlidir. Tanımadığınız bir aracı kullanmadan önce, bunun çekiş sisteminin ve lastik diş profillerinin bilinmesinde yarar vardır.
Motoru önde olan bir aracı idare etmek, arkada olan aracı idare etmekten çok daha kolaydır. Motoru önde ve ön çekişli araçlar yapıları gereği hareket halindeyken sürekli öne gitmek isteyecektir. Buna karşılık, motoru önde olmakla birlikte, arkadan çekişli araçlar özellikle viraj ve kavşaklarda aracı, sürücüsünün istemi dışında yanlamasına doğru çekerek, büyük riskler yaratırlar.
Arkadan çekişli araçların kimi zaman 180 derece kaymasının nedeni de budur. Bu tip araçları kullanan sürücüler, viraja girerken önden çekişlilere kıyasla daha çok yavaşlamak zorundadırlar. Aksi takdirde işin doğası gereği, araç sizi yol dışına kaydırmak isteyecek ve siz bunu önlemek için hiçbir şey yapamayacaksınız.
Bunu çok basit bir örnekle açıklamaya devam etmek istiyorum.
Bir okçunun atışını düşünün, eğer okun ağırlık merkezi önde ise hareket enerjisi de burada olacağından, hedefe hızla gidecektir. Şimdi oku ters çevirip attığınızı düşünün, ok ağırlık merkezinin arkada olması nedeniyle dönecek ve arkadaki kısım istem dışı öne geçecektir.
Arkadan çekişli araçta da aynı şey olacaktır. Yani bir viraja girdiğinizde aracınız arkadan çektiği için öne gelmek isteyecek, tekerleklerin yolu kavraması sıfırlanacaktır. Yol ile lastik arasındaki tutunma temasının kalmaması sonucu, araç kaymaya başlayacak ve belki de yol dışına atarak devrilmenize neden olacaktır.
Dört teker çekişli araçlarda, bu sistemin devre dışı olması halinde, normal çekiş hangi tarafta ise o tip araçtaki sürüş özelliklerine sahiptir.
Arkadan çekişli aracınızın lastik diş derinliği kışın 3 mm.’nin altına inmiş ise kayma riskini her an ve her yerde yaşayabilirsiniz. Normal şartlarda ise 1.6 mm’nin altındaki lastikleri kesinlikle değiştirmelisiniz

Gece Sürüşü ve Hız
Sizce, kazalar geceleri neden daha çok olmaktadır?
Gece şartlarında araç kullanmak, görüş şartlarının kısıtlı ve risklerin yeterince uzaktan algılanamaması bakımından önemlidir. Baştan beri tüm sürücülerin riskler konusunda yeterli bilince ulaşmalarının üzerinde önemle durduk. Sürüş sırasında, olası kaza risklerine girmeden aracı kullanmak gereklidir. Böylece riske girdikten sonra kurtulmaya çalışmak yerine, diğer sürücü, yaya ve yolcuların kazaya neden olabilecek davranışlarını görerek önlem almak daha akılcı olacaktır.

Gece yolculuklarında kaza riski, gündüze oranla en az 2-3 kat fazladır. Hızınızın 110 km/h civarına çıkması durumunda ise risk, 6 katına çıkmaktadır. Gündüz şartlarında bile görme açımızın 100km/h hızda 42° olması, yol kenarındaki ve yakın ilerimizdeki tüm diğer riskleri algılayıp yeterli önlemi alamamamıza neden olmaktadır. Bu nedenle, gündüz 100 km/saat hızda kaza yapma oranı 1 ise, gece şartlarında aynı hızla kaza riskiniz 6 katına çıkmaktadır.

Gece şartlarında gözlerimizin yeteneği son derece azalmaktadır. Aydınlık bir odadan karanlığa girince bir süre etrafta nelerin olduğunu göremeyiz. Ancak, odadaki tehlikeler yürüyüş hızınız nedeniye çok yüksek değildir.

Geceleyin otonuzun farlarının aydınlattığı alanın hemen ilerisinde, üzerinde ve yanlarında odanızdakine benzeyen karanlık bölgeler oluşur. Siz, burada hangi risklerin bulunduğunu doğal olarak bilemezsiniz. Şeridiniz üzerinde bozulmuş bir aracı gündüz görme ve gece farkedebilme durumlarını değerlendiriniz.
Unutmayın! Görme mesafeniz, geceleri sadece farlarınızın aydınlattığı alanla sınırlıdır.
Geceleri kısa farlarınız ortalama 25, uzun huzmeli farlarınız ise yalnızca 100 m.lik alanı aydınlatır. 90 km/h hızda normal şartlarda 73 m. de durabilirsiniz. Uzun farlarınızın teknik kapasitesi size bu mesafeyi kolaylıkla gösterir. Siz de riskli durumları önceden görerek gerekli manevraları yapabilirsiniz.
Hızınız 110 km/h ise, durmak için normal şartlarda ve asfalt gibi yollarda 102 m. ye gereksiniminiz var. Ancak farlarınız azami 100 m.yi aydınlatıyor, hızınız da 110 km/h ise ne kadar güvensiz ve riskli bir ortamda olabileceğinizi aklınızdan çıkarmamalısınız.
Gece veya görüş şartlarının olumsuz olduğu durumlarda hızınızı mutlaka düşürün. Bir hayvana çarpmamak için fren yapmanıza rağmen duramayacağınıza karar verdiyseniz, frenden ayağınızı kaldırın. Böylece çarpma şiddetinden en az etkilendiğinizi unutmayın.
Gece Sürüşü ve Göz Kamaşması
Göz kamaşmasından dolayı ortaya çıkabilecek sorunları ve çözüm yollarını bilmek kazaları azaltır.
Geceleyin araç sürerken karşınızdan gelen araçların farları gözlerinizi kamaştırır. Göz kamaşması, yolu ve sürme şeridini görememenize neden olur. Göz kamaşması geceleri meydana gelen kazaların en başta gelen nedenidir.
Geceleri araç sürerken gözlerinizin kamaşmasını önlemek için, karşıdan gelen araçların farlarına bakmayın. Eğer bir sürücü ısrarla uzunlarını yakmaya devam ediyorsa, selektör yaparak onu uyarın.
Karayollarında, gece ve görüşün yetersiz olduğu hava şartlarında görüşü kolaylaştırmak için çeşitli önlemler alınmıştır. Bunlar karayolunun her 2 yönünde sıralanan reflektif kenar taşları ile farlarınızın ışığını yansıtan şerit çizgileridir. Reflektif kenar taşları normal koşullarda 50’şer m. aralıklıdır. Bu mesafe, viraj ve tepe üstleri gibi yerlerde dahada azalmaktadır. Reflektif direklerin sağdakinde kırmızı, soldakinde ise beyaz renk yansır.
İşte, gece veya olumsuz görüş koşullarında, sürüş rehberliğinizi bunlar yapar. Karşılaşmalarda göz kamaşmasını önlemek için, banket çizgisine ya da kenar taşlarına gözlerinizi yöneltmelisiniz.
Göz kamaşması sadece geceleri değil, gündüz şartlarında da bizi tehdit edebilir. Güneşin ufuk çizgisine yaklaştığı durumlar ile güneş ışıklarının bir binanın geniş camlarından yansıması, bunlara örnek verilebilir. Gündüz güneşe karşı araç kullanırken gözlerimizi gözlükle korumalı ve güneş siperliğini indirmeliyiz
Mesafe tahmin yeteneğimiz, çevremizdeki cisimleri ve renkleri net olarak görebilmemize bağlıdır. Karanlıkta ise renk ve şekillerin büyük bir çoğunluğu kaybolur. Sadece farlarınızın aydınlattığı ortalama 100 m. mesafedeki karayolunu görebilirsiniz. Bu nedenle derinlik, mesafe algılama gibi yetenekleriniz kaybolur. Size çok yakın bir tehlikeyi uzakta kabul edebilir ve gerekli önlemleri almayı ihmal ederseniz bu, sizi riske sokabilir.
Gece ve olumsuz görüş koşullarının bulunduğu yol kesimlerindeki görme olanağınız;
• Farlarınızın ışık gücü ve ayarı,

• Görme yeteneğiniz,

• Yağmur, sis, kar,

• Karşıdan gelen aracın far gücü,

• Camlarınızın temizliğine

bağlıdır.
Gece sürüşlerinde gündüzdekinden farklı ve ters olarak, orta çizgiye yakın olmalısınız. Karşılaşmalarda ise sürme şeridinizi ortalamalı, ancak olabildiğince yavaşlamalı, kısa farlarınızı yakmalısınız.
Gece bankete inmek; inilecek yerin mıcır veya asfalt, banket yüksekliği, genişliği ve buradaki olası tehlikelerin neler olduğu her zaman risklidir.
Gece Karşılaşma ve Sollamalarda Farlarımızı Nasıl Kullanmalıyız?
Farlar ve sis lambalarının nasıl kullanılacağını ve ayarlanacağını öğrenmek bu konunun temel amaçlarıdır.
.
Hem iyi bir görüşe sahip olmak hem de başkalarını rahatsız etmemek mümkün müdür?
Gece yolculuğunda uzun farları yakmak iyi görmemizi sağlar, ancak karşıdan gelenleri çok rahatsız eder. Bu yüzden, geceleri araç kullanırken, karşı yönden gelen bir araçla karşılaştığınızda hemen kısa farlarınızı yakmalısınız. Bu mesafe, genel olarak 200-250 m. ise de karşıdaki sürücünün selektör ikazı veya kısa farlarını yakması halinde de hemen kapatılmalıdır. Karşılaşmalarda kısa farların yakılması önünüzde ortalama ancak 25m. mesafenin görülebilmesi anlamına geldiğinden, durma mesafenizi de düşünerek mutlaka yavaşlamalısınız.

Uzun farlarınızı, karşılaştığınız araç sürücüsünün rahatsız olmadığı yakınlığa kadar kullanabilirsiniz. Böylece 2 aracın ışıkları arasında karşılaşmalarda en az karanlık bölgenin kalması sağlanmış olur. Göz kamaşmasına neden olabilecek yakınlığa ulaşınca farlarınızı kısa pozisyona alın. Tam karşılaşma anında tekrar yani karşılıklı araçlar yan yana gelince, hemen uzunlarınızı yakın.

Tepe üstlerine veya yakın ilerisi görünmeyen virajlara girerken uzunlarınızı yakmaya devam edin. Hatta bir kaç kez selektör yapın. Ancak, hızınızı da kesinlikle azaltın. Böylece, göremediğiniz kesimden gelen sürücüye, bu alana yaklaşmakta olduğunuzu duyurmuş olacaksınız.

Bir tepe üstünde uzunlarınızı bir otobüs veya kamyon sürücüsüyle karşılaştığınızda hemen kapatın. Onlar, sizden daha yüksekte oturduklarından uzun ışıklarınız direk göz kamaşmasına neden olacaktır.

Gece bir aracı geçmek istediğinizde, uzun hüzmeli farlarınızın bu aracın arka tekerleklerini aydınlatmaya başlamasından hemen önce kapatmalısınız. Ayrıca, kısa farlarınızın bu aracın yine en fazla arka tekerleklerini aydınlatmasına izin vermelisiniz. Bundan daha yakın bir mesafeye kadar yaklaşmamalısınız. Aksi takdirde far ışığınızın önündeki sürücünün aynalarından yansıması nedeniyle gözlerinin kamaşmasına ve yolu görememesine neden olursunuz.

Unutmayın! Gece araç sürmek ciddi ve zor bir beceridir. Karanlık bir odada el yordamıyla yolunuzu bulabilirsiniz. Ya araç kullanırken gözleriniz kamaşmış veya buna neden olmuş iseniz?..

Solladığınız araçla yan yana ve far hizasına geldiğinizde uzunlarınızı yakmalısınız. Aksi takdirde geçtiğiniz aracın gözlerinize yönelik kaçınılmaz olumsuz etkisinden kurtulamazsınız. Arkadaki aracın kısa bir süre de olsa, far etkisinde kalabileceğinizden güvenli geçiş noktasında, uzunlarınızı zaman geçirmeden yakmalısınız.

Bir aracın sizi geçmeye başlaması durumunda ise, bu araçla yan yana gelinceye kadar uzunlarınızı yakmaya devam etmelisiniz. Böylece geçiş sırasında, sizin farlarınız geçen sürücü önünde azami aydınlatma mesafesi yaratacaktır. Bu, trafikte ortaklığın bir gereğidir. Sizi geçmekte olan araç yanınıza geldiğinde hemen kısa farlarınızı yakmalısınız.

Unutulmaması gereken araca ait bir başka ışık donanımı ise sis ışıklarıdır. Sis ışıklarımızı sadece ve sadece olumsuz hava koşullarında kullanırız. Görüş şartlarının yeterli olduğu gece ve gündüz şartlarında, hiçbir şekilde sis farlarını kullanmayın. Böylece, hem karşınızdan gelen hem de sizi takip eden sürücülerin göz kamaşmasını engellemiş olursunuz.

Sis ışıklarının geceleri uzun ve kısa hüzmeli farlarla aynı zamanda kullanılması yasaktır. Sis ışıkları teknik yapıları gereği, uzun ve kısa farların yeterince aydınlatamadığı olumsuz hava koşullarında, görme ve görülmeyi sağlamak için araçta bulunduğu unutulmamalıdır.

Eğer, her hangi bir hava şartında uzun veya kısa farlarınızı kullanabiliyorsanız, sis ışıklarınızı kesinlikle açmamalısınız. Sis ışıkları, kesinlikle araçlarınızın dışardan güzel görülmesini sağlayan bir aksesuar değildir.

Geceleri her hangi bir zorunlu nedenle duraklamanız gerekirse, öncelikle güvenli bir yer seçin. Duracağınız yerin; viraj içleri, iniş veya çıkış, kavşak yakınları, demiryolu geçitleri gibi tehlikeli yerler olmamasına özen gösterin. Mümkünse bir tesise girin. Yol üzerinde durmanız gerekirse güvenli bir yol kesimi bulun. Buranın her yönden gelen araç sürücüleri tarafından rahatlıkla görülebilecek yerler olmasına itina edin. Uzun ve kısa farlarınızı kapatın. 4’lü lerinizi ve park ışıklarınızı yakın. Uzun süreli bekleme yapmamaya özen gösterin.

Kısa ve uzun far ayarlarınızı kesinlikle yükseltmeyin. Bunu yapmak yerine geceleri hızınızı düşürün. Karşınızdan gelen sürücüler, kısa hüzmeli farlarınızdan rahatsız olduklarını selektör yaparak duyuruyorlarsa, ışıklarınızı mutlaka kontrol ettirin.

Kısa farlarınızı kontrol etmek için düz bir yerde ve duvara 10 m. mesafede durun, kısalarınızı açın, aydınlatmanın yerden yüksekliği, farlarınızın yüksekliğine eşit ise sorun yoktur. Eşit değilse bir oto elektrikçide ışık ayarı yaptırmalısınız.
kaynak : Emniyet genel Müdürlüğü

Hiç yorum yok: